İdare, genellikle bir etkinliği yönetme, yürütme veya düzenleme anlamına gelir. İdare hukuku ise, anayasada belirlenen temel ilkeler üzerine inşa edilmiş, idarenin faaliyetleri ve organizasyonu ile ilgili kuralları tanımlayan bir hukuk dalıdır. Bu alan, kamuya tanınan ayrıcalıklar ile bireylere sunulan hak ve özgürlükler arasındaki dengeyi sağlamayı amaçlayan düzenlemeleri içerir. Bu bağlamda; henüz tam olarak derlenmemiş bir yapıya sahip olan idare hukuku, dağınık bir hukuk alanıdır. İdare, kamu gücünü kullanma yetkisi ile donatılmış bu hukuki ilişkilerde uygulanır ve kaynaklarını öncelikle pozitif hukuk kurallarından alır. İdare hukuku, yargı içtihatlarıyla gelişim gösteren bir alan olarak öne çıkar. İçinde binlerce yazılı kural barındıran idare hukuku, ilk bakışta derlenmemiş bir yapıda görünse de, pozitif bir hukuk dalı olarak içtihadı nitelik taşıması bir çelişki olarak algılanabilir. Ancak, hukuk devletindeki değişimler ve gelişmeler doğrultusunda bu alandaki düzenlemelerin, içtihadi bir hukuk dalı olmasını zorunlu kıldığını belirtmek gerekir.